Yelkovan Ritminde, Puffinus Nedenselliği

Bir varmış, bir yokmuş. 

Var ile yok harmanlanmış, yokluğun içine bolluk, varlığın de içine hiçlik hapsolmuş.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken; eşekler mühürdar, katırlar da silahtar iken; ben anamın babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken…

pirate island-04

Dereden indim, tepeden geldim, kayalar tırmandım, eski bir harabeye girdim, bir de ne göreyim? Köşede bir hanım oturuyor. Şöyle ettim, böyle ettim, hanım yerinden kalktı, yüzüme baktı, dedi ki gel çıkalım birlikte yola. Ne sağa saptık, ne sola… Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, bir de arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gidememişiz. Meğerse olduğumuz yerde uçmuş, dönmüş, konmuşuz. Ne dönülür geri, ne gidilir ileri, iyisi mi, sana bir masal söyleyeyim bari, gel beri…

Güney cephede, yokluğun içinde; güneşin kızılı, yaprağın yeşili ve denizin mavisi iç içe geçmiş iken uzaklarda ve sakin huzurlarda, aşağıdan baktın mı ucu bucağı olmayan, yer ile göğü birbirine kenetleyen yüksek mi yüksek bir tepe; o tepede biri diğerinin zıttı, ak ile karanın birbirine bulaştığı biri kadın diğeri erkek iki Adem tohumu yaşarmış. Ne yapar eder biri diğerini kandırır bulutlardan hatıralar çıkarırlarmış.

Elbet kötü başlamamış bu ikilinin hikayesi. Gün gelir ayaklarının altından yükselirmiş toprak, kimsenin erişemeyeceği yerlere taşırmış bu ikiliyi. Bazen dalgalarda oynar bazen de kovuklarda dinlenirlermiş. Nefeslerindeki heyecanla sis çökermiş duvarsız barakalarına. Kimseler görmesin diye değil de olabildiğince özgür olmakmış her ikisinin de; fikri de zikri de. Pembe bir şarap akarmış tepelerinden yağmur diye; bakmadan görür, konuşmadan anlaşırlarmış her ikisi de.

Vaktin birinde, aysız bir gecede; havanın berrak, rüzgarın kıpırtısız olduğu bir sessizlikte… Ani bir ağlama sesi ile uyanmış kadın. Hayalini kurduğu bir türlü doğmayan bebeğin feryat figan serzenişiymiş belki de. “Uyan!” demiş, “Uyan, fark et sen de.” 

Yokun yok bilinmediği bu dönemde, varlığın ihanetine hükmedercesine döner dururmuş koca dünya, bu iki insanın etrafında. İnsan dediysek senin benim gibi değil he sakın aldanma. Etten kemikten göremezsin sen bunları; zira yoklukta sarılmışlar bir umuda. “Eti de, kemiği de senin olsun; yeter ki huzurları bir olsun.” derlermiş onları gören bir arada.

“Ben benci” bencil benlikleriyle, yalnızlığa hapsedildikçe herkes, birbirlerine kenetlenmiş bunlar ikinci kez. Anlar anları, anılar anıları kovalamış; mevsimler geride kalmış. Varlıklarıyla güçleneceklerine, birbirlerini dengeleyeceklerine; aniden “Puff” olmuş, yok olmuş, yoklukta başkasının sözüne kanar olmuş her ikisi de.

Tam da bu duruma bir açıklama getirmiş John Leslie Mackie*, 1974 senesinde. Nedensellik ilişkisi; “gerekli olmayan yeter bir sebebin yeterli olmayan gerekli bir parçası” şeklinde. “Inus” demiş ismine. 

Neden diye sorma işte, her ne olduysa; birken ayrı düşmüşler. Birlikte var ettikleri döngüleri kırılmış ve işte o zaman senin benim gibi görünür olmuşlar. 

Öyle ya, varlığın da yokluğun da birdir, bir başkasının algısında. Huzuru da içinde bulamadıktan sonra?..

Puffinus işte böyle doğmuş, kahramanlarımızın konakladığı barakada. Ötüşü insan bebeği ağlaması gibi, gecelemeyi sevdiği yerlerin başında da denize bakan yüksek kaya dipleri. Aysız gecelerde hareketli, düşük av olma riski.

Bu bir masaldı ya, kıssadan hissesi; huzur ve dengenin ta kendisi. Derbeder ve çilekeş, belki de sefil günlerin hazzını doruklarda yaşayasın diye öğüt verelim. Bir de Karacaoğlan’dan bir dörtlük ekleyelim:

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var

Öyle ya, gökten üç elma düşer her masalın sonunda; bu kez düşsün üçü de, başkalarının algısına kara sürmeyenlerin başına!

Onlar ermiş muratlarına, darısı sizlerin başına.

*INUS conditions in terms of causality by J. L. Mackie: 
Insufficient but Non-redundant parts of a condition which is itself Unnecessary but Sufficient for the occurrence of the effect
Mackie, John Leslie (1974). The Cement of the Universe: A Study of Causation. Clarendon Press.